Türk siyasetinde Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmayan yalanları kendi kişiliklerine yakıştırıp sanki bu kişileri bir ana doğurmamış adeta bir yalan makinesi icadıymış gibi seri bir şekilde yalan üretmeye devam ediyorlar söyledikleri yalanlardan dolayı tazminata mahkum olanlarda var.
Bu kişilere ayıp deseler anlamazlar yalana devam ederler sizlere yakışmıyor deseler sanana derler yalancılıkla yapılan siyasetin vatandaşa faydası olmaz kendileri için hiç mi hiç faydası yoktur fakat onlar bunun farkında mı bilmiyorum.
İcraatlarına devam eden hükümetin eğer yanlışı varsa muhalefetin görevi ikaz etmektir. Eğer ki hükümetin yapmış olduğu işler doğru ve faydalı ise muhalefetin hükümete yardımcı ve destek olması lazım doğru siyaset böyle olur.
Bazı siyasetçilerin bu hükümet en güzel işleri de yapsa biz yapılan işe güzel değil onu kötülemeye devam ederiz demişlerdir bu ne dürüst siyasetçilere ne de insanlık alemine yakışmaz.
Ben bu siyasetçilerde yalan yarışmasına girmek istedim. Bunların yalanlarına karşı başarılı olamayacağıma üzülüyorum.
İŞTE BENİM YALANLARIM
Bir düşman uçağı uçarken gördüm
Sapan taşı ile vurup düşürdüm
Belki inanması zor gelir amma
Buzdan fırın yapıp ekmek pişirdim
Kaplumbağa fili almış sırtına
Bir kaçışı vardır sanki fırtına
Onu gördüm sızı girdi sırtıma
Değirmen taşıyla sırtımı kaşıdım
Üfledim denizde gemi batırdım
Fiskeyle kamyonu yere yatırdım
La havle vela kuvvete deyip
Kendi yalanıma kendim şaşırdım
Selim der hem estim hem de estirdim
Biçerdöver ile saçım kestirdim
Kafamdaki kel kısmını küstürdüm
Ağustos ayında dondum üşüdüm
Bu püsküllü yalanlara rağmen siyasi yalancılara karşı derece alamadım.